- Kitap Benim Olağanüstü Arkadaşım (2012)
- Kitap Yeni Soyadının Hikayesi (2013)
- Kitap Terk Edenler ve Kalanlar (2014)
- Kitap Kayıp Kızın Hikayesi (2015)
Takma adla yazan Elena Ferrante’nin İtalyanca yayımlanan kitapları 45 dile çevrilerek 15 milyon kopya basıldı ve yazar “Time” dergisi tarafından 2016 yılının en etkili 100 kişisinden biri seçildi. Ben olsam egoma yenilip balkona çıkarak “Ferrante benimmm” diye bağırırdım, kesinlikle tutamazdım kendimi. Ama Ferrante böyle yapmadı. Tüm dünya tarafından tanınmış olmasına ve ülkeler çapında gerçek kimliğinin delice araştırılmasına rağmen hiç kanıt bırakmadan bugüne gelmeyi başardı.
Ferrante “Kitapların bir kez yazıldığında yazarlarına ihtiyacı olmadığını” çok kati bir dille savunuyor. Diğer kitaplarını da okumuş biri olarak iddia ediyorum ki bu dörtlemede kendi hayatını yazdı ve kendisi Lila.
Çevirisi de çok başarılıydı, Eren Yücesay Cendey’e çok teşekkürler.
50’lerden başlayarak 21.yüzyıla kadar gelen iki kadının harika portresi…
Napoli Romanları, dört ciltten oluşan ve savaş sonrası (1944) Napoli’de başlayan iki kadının 60 yıllık dostluklarını anlatıyor. Elena (Lenu) Grecco ve Rafaella (Lila) Cerulla…
Fakir ve önyargıları ile boğucu bir mahallede var olmaya çalışan akıllı ancak sürekli çatışan iki kızın yaşam öyküsü. Çocukluktan yaşlılıklarına kadar hayatlarını çok farklı yollarla yaşayan iki kişinin olgunlaşma hikayesi.
Lenu ve Lila’nın arkadaşlığı çok karmaşık ama bir o kadar da gerçekçi… Kadın doğasının içerikleri ile ince ince dokunmuş bir arkadaşlığın başarı ile yaratılmış portresini zevkle okuyorsunuz.
Bu uzun hikaye sadece iki kadının yaşadıkları ile sınırlı kalmıyor. Belki o zaman bu kadar çekici olmazdı. Aynı zamanda Napoli’de küçük bir mahallede başlayan hayatlar ile birlikte on yıllar boyunca büyük bir değişim geçiren İtalya’nın siyasi ve toplumsal sürecine de bire bir tanıklık ediyorsunuz.
Savaş sonrası gelişen ekonomi, sosyalistlerin başa geçmesi, kuvvetlenen komünizm hareketi, politik ideolojilerin apartmanlardan sokaklara inmesi, sağ ve solun çatışmaları, mafya kavgaları, siyasi yolsuzluklar….
Lila ve Lenu… Birbirlerini hem severek, hem nefret ederek çoğu zaman da kıskanarak yaşanmış ömürlük bir beraberlik sürdürüyor. Çatışmaları ıstırap verici, yakınlaşmaları ise sevgi dolu. Birbirlerini bazen itiyor, bazen de çekiyorlar. Karakter çatışması ve psikolojik hallerindeki derinlik çok sarsıcı.
Ancak 60 yıl boyunca ilişkilerinde birçok dalgalanma yaşamalarına rağmen birbirlerine bağlı kalmayı başarmaları takdire şayan. Bir kadın olarak; tutucu ve fakir bir toplumda büyümeyi başarmak, erkek egemen bir dönemde kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmak, hem bir şeyler üretmeye çalışmak hem de anne olmak…
İtalyan tarihinin bu kadar değişen bir döneminde güçlü kadın arkadaşlığını ve Neopolitan yaşamını konu olan bu uzun hikayeye ortak olmak benim için çok güzel bir deneyimdi. Bir de bunu çok sevdiğim bir arkadaşımla ortak zamanlarda okuyarak üzerine yaptığımız sohbetler eklenince gerçekten çok anlamlı oldu. Size de aynı metodu tavsiye ederim. Çünkü Ferrante gibi bir yazarı okuduktan sonra düşüncelerinizi içinizde tutamıyor, hislerinizi haykırmak istiyorsunuz. Hadi kitap kardeşliğine…
Napoli Serisi’nin maalesef son sezonu daha çekilememiş olsa bile ilk üç kitabın dizisi de şaşırtıcı derecede başarılı. Kitapları okumak için zaman ayıramazsanız mutlaka dizisini seyredin derim.
Son olarak ufak bir dedikodu: İtalya’da Ferrante’nin muhtemel kimlik olasılıklardan birinin kültür gazetecisi Annamaria Guadagni olduğu söyleniyor.
Bir Cevap Yazın