Şibumi ile yollarım nasıl kesişti hatırlamıyorum ama 15 yaşında okuduğum zaman dünya görüşümü değiştirecek kadar beni etkileyen bir roman oldu. Bir de yazar gerçek kimliğini sakladığı için daha da gizemli bir hal alan durum, o zamanlar birçok komplo teorisini de beraberinde getirmişti. O gün bugündür iflah olmaz bir teorisyen olduğumu söyleyebilirim. Diğer kitaplarını da bu gizem çerçevesinde yalayıp yutarak okudum.
Esasında mesele çok basitmiş: Gerçek adı Rodney William Whitaker olan Trevanian, Teksas Üniversitesi TV ve Film bölüm başkanı olarak akademik bir kariyere sahip. Bu yüzden sadece akademik yazılarını gerçek adıyla yayınlanmış. Diğer kitaplarını da Trevanian, Nicholas Sears, Eduard Morin adlarıyla kaleme almış.
Hatta Kasaba kitabını Morin imzasıyla yayınlamak isteyip yayıncısı tarafından kabul edilmeyince kızmış ve kitabı isimsiz yayınlamış. Bence çok şık bir hareket! Kitap o kadar çok tutmuş ki sonunda Trevanian imzasıyla tekrar basılmış. Shiller baba ne demiş “Hiçbir şeye cesaret etmeyen, hiçbir şey umut etmesin”
Geçenlerde büyük bir heves ile Şibumi’yi tekrar okudum ve bir kere daha Trevanian’ın zekasına aşık oldum. 1979 yılında yayınlanan kitap şimdiler de hatırlanmıyor olabilir ama siyasi olaylar bakımından günümüzden bir farkı olmadığı da bir gerçek. Bundan dolayı bence ölümsüz bir roman.
Gelelim Şibumi ve baş karakteri savaşçı filozof Nicholai Alexandrovitch Hel’e… Bay Hel öyle böyle bir karakter değil. Yakın algılama tekniğine sahip, 7 dil bilen, yemek yeme kültüründe kendini aşmış, çıplak öldürme disiplinin üstadı (düşünsenize silahsızsınız ama bir odada düşmanınız için ölümcül hale gelebilecek en az 50 tane nesneyi kullanmayı biliyorsunuz). Bay Hel’e bunlar da yetmiyor. Yarı Alman yarı Rus olan bu adam Şangay’da doğup büyüdüğü için uzak doğu felsefesini de çok iyi biliyor, üstat Oteka San tarafından Go oyununda eğitiliyor ve ezoterik seks yapıyor. Hikayeyi anlatmayacağım ancak yakınlarını kaybettikten sonra tek başına kalan Hel savaş zamanı Rus’um dese bir türlü Alman’ım dese bir türlü kimliksiz kalıyor ortada. Zekası sayesinde CIA’ya giriyor ve olaylar onu dünyaca ünlü profesyonel suikastçı olmaya itiyor. Bask bölgesine yerleşerek geyşası ile tam emekli oldum derken kapısı bir yabancı tarafından çalınıyor…
Kitabı okurken hep bunu düşündüm son derece havalı, seksi ve ölümcül olan böyle bir kişi ile sevgili olmak ister miyim diye. Yanıtım galiba hayır oldu. Belki de ezoterizme yakın olmadığım için korkmuş olabilirim kim bilir.
Sibumide ki her karakter bir birinden iyi, siyaset, mizah ve felsefe döngüsünün tadı hiç bitmiyor. Trevanian’ın zeki kurgusu kitabı elinizden bırakmadan size nefessiz okutuyor.
Son olarak Şibumi’nin anlamını da sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu kadar özel bir durumu aktarmaya çalışmak çok zor tabii. Ancak kitabı okuyarak anlayabilirsiniz.
Şibumi keşfedilecek ve çok az üstün nitelikli insanın deneyimlediği bir yeti. Bilgilerden geçip basitliğe gitme yolculuğu.. Zarif bir basitlik. Kendini kanıtlamaya gerek duymayan alçak gönüllük. Büyük bir ruhsal rahatlık ancak pasiflik değil. Hakimiyet peşinde olmayan otorite.
Benim için Şibumi filminin bu zamana kadar çekilmemiş olması büyük hayal kırıklığı. Acaba Bay Hel gibi karizmatik bir oyuncu mu bulunamadı. Şu an tasarım aşamasında olduğu, 2024’de beyaz perdede olacağı söyleniyor. Bugüne kadar okuduğum hiçbir romanın sinemaya aktarımını beğenmesem de yine de sabırsızlıkla bekliyorum.
Kitap adı: Şibumi
Yazarı: Trevanian
Basım yılı: 1979
Bir Cevap Yazın